Alp Dağcılık Spor Kulübü olarak eski Türkiye Dağcılık Federasyon başkanlarımızdan Mecit Doğru anma faaliyeti düzenlemiştir.
Faaliyet 13 – 21 Temmuz 2022 tarihleri arasından ;
• Yeniçeri II
• Güzeller
• Adsız Tepe
• İstanbul Tepe
• Lahitkaya
• Gürtepe
• Boruklu
• Ortadağ
• G2
• Karani Tepe
• Vayvay
• Küçük Cebel ve
• Mecit Doğru zirvelerini başarı ile tamamlamıştır. Kulüp ve sporcularımızı tebrik ederiz.
Murat LOKMANOĞLU
Abdül Mecit DOĞRU anısına…
İnsanlık tarihinde ilkler hep önemli olmuştur. İlk uçan insan, ilk aya çıkan insan, ilk Everest ’e çıkan insan gibi örnekleri verebiliriz. Yapılan ilklerin ardından yapılabilirliği görüldüğünde, aşılması belki de imkansız olan alanlarda büyük gelişmeler yaşanmaktadır.
Almış olduğum dağcılık eğitimlerinde yüksek irtifa hedeflerinde önce 3.000mt irtifasının deneyimlenmesi, sırasıyla 4.000m, 5.000m, 6000m, 7.000m ve 8.000m üstü deneyimlerin yapılması gerektiği söylenmişti ve istisnaların haricinde doğruluğu kesindir. Bu alanda ilki gerçekleştiren büyüğümüz Abdül Mecit DOĞRU, dağcılık tarihimizde yüksek irtifada o döneme göre yapılması daha zor olan bir hayalin peşine düşmüş ve 1983 yılında 7.134m irtifaya sahip Peak Lenin zirvesini Halil ALPAY ile birlikte gerçekleştirmiştir. Böylece aşılması zor bir seviye geçilmiş oldu. Bu tırmanışın ardından çok sayıda sporcumuz 7.000m üstü dağlarda tırmanışlar yapmaya başladı. Artık 8.000m üstü hatta dünyanın çatısı Everest bile ülke sporcularımız tarafından hayalleri süsleyebilirdi ve nitekim öyle de oldu. Ülke dağcılarımızdan Ali Nasuh MAHRUKİ 1995 yılında dünyanın çatısı Everest’ e çıkan ilk sporcumuz oldu. Sırada ise 8.000m üstü 14 adet dağın tamamına tırmanan sporcu olmak vardı. Bu yazıyı hazırladığım sırada Tunç FINDIK ‘ da 14 üncü zirveyi tamamlamak için 8.126m yüksekliğine sahip Nanga Parbat tırmanışı devam ediyordu. Umarım bu tırmanışı başarıyla ve sağlıkla tamamlar ve diğer aşılması gereken bir ilki ülke sporumuza kazandırmış olur.
Mecit DOĞRU Türkiye ‘de dağcılık sporunun bugünlere gelmesinde çok fazla emeği geçmiştir. Everest ’e ilk tırmanış, 14 adet 8.000m üstü zirvenin tamamlanmasında kendisi bilmese de katkısı olmuş ve günümüz sporcularına ışık olmuştur.
Bilim insanı Prof. Dr. Abdül Mecit DOĞRU hekimliğe cerrahi dalında profesör olarak ülkemize hizmet etmiştir. 8 Adet yayınlanmış kitabı bulunmaktadır. Mesleği olan cerrahinin haricinde Dağcılık Sporu içinde iki kitap hazırlamış, ayrıca Türkiye Dağcılık Federasyonu başkanlığımızı da yapmıştır.
Dağcılık ile ilgili yayınlanmış kitapları ise;
• Pamirde Türk Dağcıları – 1987
• Dağcılık ve Yüksek İrtifa – 1989
Ülkemizin en güzel dağlarından olan Erciyes’e 1991 yılındaki tırmanışında genç sayılabilecek 62 yaşında, 21 yıllık deneyimine rağmen arkadaşı Prof. Dr. Ahmet BİLGE ile birlikte çığ altından kalarak yaşamını yitirmiştir.
Kendisini, saygıyla, minnetle ve sevgiyle anıyoruz. Kendisi dağcıların babası olarak da anılmaktadır.
Çok eski olmayan dağcılık ile ilgilenmeye başladığım dönemde Niğde Aladağlar ile tanıştığımda tüm dağcılık sporu ile ilgilenen dağdaşlarım gibi bende büyülenmiştim bu topraklardan. Çok sayıda 3.000m üstü doruğunu incelemeye başlamıştım. Birden fazla kaynağı incelediğimde bu dorukların yükseltilerinde kaynaklarda farklı rakamlar ile karşılaştım. Hala hangisinin doğru olduğunu bilmiyor ve bu farklı değerlerin tek çatı altında toplanmasını diliyorum.
Aladağlar dorukları ile ilgili diğer merak ettiğim konu ise dağlarımızın farklı kaynaklarda farklı farklı isimler ile belirtilmesi. Kendimce yaptığım çalışmalarımda doruklara bilinen tüm isimlerini vermeye çalışıyorum. Yükselti farklılıkları gibi isimlerinde yine tek bir çatı altında toplanmasını diliyor ve düşlüyorum.
Aladağlar doruklarını incelediğimde karşıma çıkan bir konu ise dağlara verilen isimlerin tek harfler ile belirtilmesi. Çoğumuzun bildiği H1-H2-H3-H4 doruklarının haricinde C1, C2, E2, E4, G2, F3 gibi isimler ile de karşılaştım. Sanırım bu kadar çok doruğa isim vermekte zorlanılmış ve alfabemizin sıralamasına göre isimler verilmiş. Bilmiyorum belki de benim bilmediğim, öğrenemediğim başka bir sebebi vardır.
İşte bu isimleri merak ederken F3 ile tanıştım, F3 doruğunun diğer isminin Mecit DOĞRU olduğunu gözlemledim. İşte o zaman merakım o doruğa neden Mecit DOĞRU ismi verildiği ve Mecit DOĞRU’ nun kim olduğunu araştırmaya başladım. Kokorot ( KokarOt) Boğazı, Vayvay Kuzey Boğazı, Kör Boğaz ve Boruklu Boğazı kesişiminde bulunan F3 doruğuna Mecit DOĞRU ismi verilmişti. Sorular diğer soruların sorulmasına sebep oluyordu. Dağlarımıza isimleri ve yeni isimleri kimler veriyordu. Bu sorunun cevabını bulamadım henüz.
Diğer bir soru ise daha çok merak duygumu artırıyordu. Dağlarımıza camiamızdan hayatını kaybeden arkadaşlarımızın ismi veriliyordu. En çok tırmanılan dağlarımızdan olan Emler zirvesine Engintepe ismi verilmişti. Ülke tarihimizde bilinen ilk dağ sporunu yaparken 1956 yılında hayatını kaybeden Engin KONGAR ’a atfen Emler ’e Engintepe ismi verilmişti. Çatak Tepe ( Recep ÇATAK – 1989 ), Süner Tepe ( Faruk SÜNER – 1975 ), H3 yada Uğur Uluocak doruğuna ( Uğur ULUOCAK – 2003), Kürşat Avcı Tepe ( Kürşat AVCI – 2003) anısına doruklarımıza tırmanışlarda hayatını kaybeden arkadaşlarımızın isimleri verilmiş.
Tırmanışlarda hayatını kaybeden dağcılarımızın Aladağlar ‘ da isimlerinin verildiği doruklardan bazılarını aktarmaya çalıştığım bu zirvelerin ortak diğer yönü ise Aladağlar ‘ın sıklıkla tırmanılacak kadar bir anlamda girişte bulunan doruklara isimlerinin verilmiş olmasıydı.
Mecit DOĞRU doruğu Aladağlar ‘ın diğerlerine göre ulaşılması çok daha zor olan bölgesindeki bir doruğa verilmiş olması, diğer merak ettiğim başka bir konu olarak konumunu koruyor olması.
Huzur içinde uyu değerli büyüğüm, Sayın Abdül Mecit DOĞRU…
Saygıyla, minnetle, sevgiyle ve anıyoruz seni….
Son olarak, Mecit DOĞRU ’nun Dağcılık ve Yüksek İrtifa kitabını okuduğumda, Federasyonumuzun kaynak olarak bize kazandırdığı UIAA ve PETZL Ortak Çalışması Olan Dağcılık Kitabı – 2018 ile temelde neredeyse hiç farklılık olmadığını gözlemledim. Günümüzde ulaşılabilir kaynağın çok olduğu döneme göre, daha zor şartlarda, özgün ve bu kadar detaylı bir kaynağı bizlere hazırlamış olmasına ayrıca teşekkür ediyorum.
Aynı zamanda antrenörlerimden almış olduğum eğitimlerde, sıklıkla duyduğum öğütleri de kaynağından okumuş olmak keyif vericiydi.
İşte bu öğütler ;
Abdül Mecit Doğru – Dağcılara Öğütler ;
1- Öyle yakıt ve yiyecek al ki artsın, çünkü kötü hava koşulları ve kazalar dönüşü geciktirebilir. Başka bir deyimle yakıt ve yiyeceğini artacak şekilde almalısın.
2- Faaliyete gitmeden önce ocağını dene ve ona gözün gibi bak. Yoksa dağda “Ocağın söner”.
3- Aşağılarda ağır yük taşımaya katlan ki yukarıda rahat edesin.
4- Zaruri malzemeni bizzat çantanda taşı yani kendine gerekli olan malzemenin bir kısmını başkasına taşıtma (Davul birinde, tokmak birinde olamaz). Aksi taktirde arkadaşının uzakta kalması veya geri dönmesi halinde dağda yaşayamazsın.
5- Malzeme ve yiyeceğini öyle bir hazırla ki kimseden bir şey istemeyesin. Çünkü burada “Komşuluk olmaz”.
6- Üniteni küçük tut ki manevra kabiliyetin azalmasın ve kamptan vaktinde yola çıkasın.
7- Dağda misafirlik, etiket ve unvan olmayacağını bil.
8- Kendini dağda kimse yardım etmeyecekmiş gibi hazırla ve teşkilatını ona göre yap. Bilmek gerekir ki kalabalık bir güvence değildir ve ona güvenme.
9- Çadırını kalabalık tutma. Çünkü bunda ne kadar rahat çalışırsan performansın o kadar artar.
10- Aşağılarda tahammül edebileceğin derecedeki bir soğuğa karşı dahi dağda tedbir al, açık yerini bırakma öyle ki kendini rahat hissedesin. Çünkü dağda “soğuğa karşı dayanıklılık” olmaz.
11- Üşüdüğün vakit sıcak sıvılar iç. Çünkü “Dağcı dışardan değil içeriden ısınır.”.
12- Susamasan dahi kendini içmeye zorla, içeceğin sıvıların vücut sıcaklığından aşağı olmamasına dikkat et ve bil ki saf su içilmez, meşrubat özellikle mayhoş olmalıdır.
13- Katı ve soğuk yemeklerden kaçın ve bil ki bunların sulu olması sıvı depolarının doldurulmasına, sıcak olması enerji tasarrufuna ve ısınmaya keza baharatlı ve tuzlu olması elektrolit açığını gidermeye yarar.
14- Yüksek irtifa dağcılığına alışmak istiyorsan dağ evinde veya kulübede kalma, kardakıyamette çadırda veya bivakta kal ki tabiatın dilini öğrenesin. Barbaros Hayrettin hep açık denizde vuruşmayı tercih eder ve gerekçe olarak dermiş ki ” Kara görünürse asker yüzerek kıyıya çıkar”.
15- Yaz çıkışlarında dahi şiddetli soğukla karşılaşacakmışsın gibi en mükemmel teçhizatını al, aksi olursa zarar etmezsin.
16- Kazaların inişte olduğunu unutma, dönerken acele etme ve çıkışta olduğu gibi bol sıvı almaya, iyi beslenmeye keza sık sık dinlenmeye devam et.
17- Bir defada veya bir günde gidip döneceğin yere dahi ocak, tencere ve bivak çadırını al ki kaza ya da tipi halinde yaşayabilesin (Çantası boş olanın kafası da boştur).
18- Unutma: Dağlar tedbirde kusur edene aman vermez.
Abdül Mecit DOĞRU
Dağcılık ve Yüksek İrtifa – 1989 – Sayfa: 183